‘Yerel’ ve ‘genel’...
Altan Öymen
Son Köşe Yazıları

‘Yerel’ ve ‘genel’...

27.03.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Seçime üç gün kala, sadece üç-dört gazeteye yansımış haberlerden birinin başlığı şöyle:

AKP’ye 6.5 saat, CHP’ye 67 saniye.” 

Üst başlık böyle. Alt başlıkta açıklanıyor: 

“TRT Haber, 24 saatin dörtte birini Erdoğan ve adaylarına ayırıyor. Muhalefeti ise yok sayıyor.” 

İşin hesabını yapan, CHP genel başkan yardımcılarından Burhanettin Bulut

TRT’nin yayınlarını izleyip süresini saptayınca, öyle bir tablo ortaya çıkıyor ki TRT’nin haber yayınlarında muhalefet partisine ayrılan zaman 1 dakika civarını aşamamışken iktidar partisine ayrılan zaman 6.5 saati aşmış. Yani 24 saatin dörtte birini kaplamış. 

Benim tabii aklıma, doğal olarak yazılarımın üst başlığındaki “dün” sözcüğü geliyor. Dünkü durum neydi? 

1950 yılında yürürlüğe giren seçim kanunuyla başlayan, daha sonra anayasaya da geçip yakın zamana kadar hep uygulanan bir kural vardı: 

“Devletçe kamu tüzel kişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzel kişiliklerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve tarafsızlığı esastır.” 

Sadece devletçe kurulan TRT’nin değil, kamu tüzel kişiliklerinden yardım gören haber ajanslarının da durumu öyle. Yayınlarında tarafsız olacaklar. 

Anayasanın o maddelerini hatırlayınca geçen bazı seçimlerdeki bazı ajansların yayınları da akıllara geliyor. O da ayrı bir konu. Ama biz bu seçim öncesindeki duruma bakmaya devam edelim. 

***

Devlet televizyonları bir yana, devletin olmayan televizyonların durumuna bakıldığında da durum ortada. Büyük bir kısmı iktidar haberlerini ve onu destekleyen yorumlara öncelik vermeye büyük bir dikkat gösteriyor. Muhalefetle ilgili haberlere, yorumlara yer vermeye çalışan birkaç televizyonun başında ise RTÜK “yaptırım”ları var. “Ekran karartma” adı altındaki cezaların hedefi oldular. Oysa o RTÜK, televizyonları siyasal baskı altında tutması için değil, siyasal partiler ve akımlar arasında eşitlik kurallarını sağlaması için kurulmuştur. Görevlerinden biri, özellikle seçim zamanlarında seçimin kurallarına uyulmasını gözetmek, iktidarların yayınları kendi propagandalarına tahsis etmesine meydan vermemekti. 

Radyo ve televizyonların durumu böyle. Gazetelerin büyük bir kısmının da yapı değiştirmelerinden sonraki yayın politikaları ortada. 

Bu durumun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tartışılması kolay değil. Çünkü daha önceleri var olan denetim mekanizmalarının çoğu, orada da gereği gibi işletilemiyor. Gensoru usulü zaten ortadan kalkmış. Milletvekillerinin bakanlara, yönelttiği sorulara yazılı sorularına bile cevap vermeyi gerekli görmüyorlar veya verirlerse de mesela bir dış ülkeye resmi ziyarete katılmış olan “devlet heyetinin kaç kişiden oluştuğu”nu soran milletvekiline “gereği kadar” cevabını vermekle yetinebiliyorlar. 

Böyle manzaraların benzerlerine demokratik ülkelerde pek rastlanmaz. 1950’de başlayan demokratikleşme sürecimizde -darbe dönemleri dışındabizde de yaşanmazdı. Hatta bugünkü iktidarın ilk yıllarında da yaşanmamıştı. Ama çoktandır, iktidarda ve iktidar destekçiliğinde bulunan partiler tarafından onlar artık normal sayılıyor. 

***

Normal sayılması bir yana, demokratik kuralların dışına çıkma sürecinin daha da kapsamlı ve hızlı olması isteniyor. Anayasa Mahkemesi’nin eğer istenildiği yola girmezse kapatılması, öteki yüksek mahkemelerin başına gelecek isimlerin iktidara desteklerine göre seçilmesi gibi. 

Ben bu satırları yazarken gündemde Anayasa Mahkemesi’nden sonraki yüksek mahkemelerin başkan seçimleri başlamıştı. İktidarın adaylardan hangisinin seçilmesini istediği belliydi. Yargıtay’daki seçim turları henüz bitmemişti. Beş adayın katıldığı ilk turların haberleri, heyecanla izleniyordu. Ama geçmişimizde bunun benzeri seçimlerin iktidarlar tarafından bu kadar dikkatle izlendiğini de hatırlamıyorum. 

Özetle: Dört gün sonraki yerel seçimde de -adı üstünde- “yerel” sorunların öncelik alması, elbette doğal. Ama o yerel sorunlarla birlikte, bugünkü “genel sorun”umuzun da gözden uzak kalmaması gerekiyor. Çünkü iç ve dış politika sorunlarımızdan, ekonomik durumumuza, enflasyon sorunumuza, yani vatandaşlarımızın büyük kısmının karşı karşıya kaldığı “açlık sınırı”nı aşamaması sorununa kadar pek çok sorunumuzun çözümü, o “genel sorun”un çözümüne bağlıdır. Bu yerel seçimler, o “genel sorun”ların sorumlusu olan bugünkü iktidar ile iktidar yandaşlarına, demokrasi dışına çıkmayı durdurup demokratik ilke ve kuralları yeniden kabul etmeye başlamaları için bir uyarı işlevi görebilir. Yoksa bugünkü iktidar, o yerel seçimin birkaç yerinde bile öne geçmesini, o demokrasi dışına çıkma gayretinin teşvik edilmesi gibi anlayabilir ve kullanabilir, şimdiye kadar yaptığı gibi...

Yazarın Son Yazıları

Kim ne istiyor?

“Anayasamız değişmelidir. Çünkü askerler tarafından yapılmıştır. Bunun yerine, siviller tarafından yapılacak yeni bir anayasa hazırlanmalı ve yürürlüğe sokulmalıdır.”

Devamını Oku
04.06.2025
Dalga... Dalgalar

Başlıktaki “dalga” sözcüğü ve onun çoğul hali, daha çok, edebiî eserlerde kullanılır. Romanlarda, hikâyelerde, şiirlerde...

Devamını Oku
28.05.2025
CHP ve ‘75 yıl’

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 19 Mayıs günündeki bayramlaşmamız sırasında hatırlattı: O mayıs gününde, benim bir de özel anım var. Anımı kitaplarımda anlatmıştım. Oradan aklında kalmış.

Devamını Oku
21.05.2025
Barışın ve adaletin yolu

Barışın ve demokrasinin gerçekleşmesini ve yerleşmesini hedeflediğini ilan eden girişimlere, elbette karşı çıkılmaz. Başarılar dilenir. Eğer o dileğin gerçekleşmesine katkıda bulunacak bir öneriniz varsa bu, o girişimi yürütmek isteyenlere sunulur.

Devamını Oku
14.05.2025
Başsağlığı, mizah, şiddet ve dilek

Başsağlığı, mizah, şiddet ve dilek

Devamını Oku
07.05.2025
Hedeftekiler (2)

Hedeftekiler (2)

Devamını Oku
30.04.2025
Hedeftekiler…

Hedeftekiler…

Devamını Oku
16.04.2025
CHP, kurultay ve gençler

CHP, kurultay ve gençler

Devamını Oku
09.04.2025
Halkın dediği...

Halkın dediği...

Devamını Oku
26.03.2025
Yarışmak yerine, seçime sokmamak...

Yarışmak yerine, seçime sokmamak...

Devamını Oku
19.03.2025
Bunlar, başka hangi ülkelerde var?

Bunlar, başka hangi ülkelerde var?

Devamını Oku
12.03.2025
‘Barış süreci...’

‘Barış süreci...’

Devamını Oku
05.03.2025
‘5N 1K’

‘5N 1K’

Devamını Oku
26.02.2025
‘Hapishanecilik’

‘Hapishanecilik’

Devamını Oku
19.02.2025
Uğur Mumcu

Uğur Mumcu

Devamını Oku
29.01.2025
Turplar...

Turplar...

Devamını Oku
22.01.2025
‘Alacakaranlık’tan aydınlığa doğru

‘Alacakaranlık’tan aydınlığa doğru

Devamını Oku
15.01.2025
Barış süreci

Barış süreci

Devamını Oku
08.01.2025
Yeni yıl kutlu olsun!

Yeni yıl kutlu olsun!

Devamını Oku
01.01.2025
‘Silkeleme...’

‘Silkeleme...’

Devamını Oku
18.12.2024
Suriye ve iki soru...

Suriye ve iki soru...

Devamını Oku
11.12.2024
Gene gündemde

Gene gündemde

Devamını Oku
04.12.2024
Hangi alanda iyiyiz (2)

Hangi alanda iyiyiz (2)

Devamını Oku
27.11.2024
Hangi alanda iyiyiz?

Hangi alanda iyiyiz?

Devamını Oku
20.11.2024
Atatürk ve İnönü

Atatürk ve İnönü

Devamını Oku
13.11.2024
Kayyumlu rejim...

Kayyumlu rejim...

Devamını Oku
06.11.2024
Kutlu olsun...

Kutlu olsun...

Devamını Oku
30.10.2024
İstanbul Sözleşmesi

İstanbul Sözleşmesi

Devamını Oku
23.10.2024
TBMM’de ayağa kalkmak

TBMM’de ayağa kalkmak

Devamını Oku
11.10.2024
Kapalı ve açık...

Kapalı ve açık...

Devamını Oku
09.10.2024
Meclis açılırken...

Meclis açılırken...

Devamını Oku
02.10.2024
Bir o eksikti...

Bir o eksikti...

Devamını Oku
25.09.2024
Eylül ve CHP (3)

Eylül ve CHP (3)

Devamını Oku
18.09.2024
Eylüldeki yıldönümleri (2)

Eylüldeki yıldönümleri (2)

Devamını Oku
11.09.2024
Eylül günlerindeki savaş ve barış...

Eylül günlerindeki savaş ve barış...

Devamını Oku
04.09.2024
Meclis’teki ‘darbe’ler...

Meclis’teki ‘darbe’ler...

Devamını Oku
21.08.2024
Demokrasiden ‘kurtuluş’ yolu(!)

Demokrasiden ‘kurtuluş’ yolu(!)

Devamını Oku
14.08.2024
Normalleşme...

Normalleşme...

Devamını Oku
07.08.2024
Savaş ve Meclis...

Savaş ve Meclis...

Devamını Oku
31.07.2024
Kıbrıs ve barış...

Kıbrıs ve barış...

Devamını Oku
24.07.2024